4 Eylül 2016 - 0 Yorums - Söz ve Eylem Dergi Yazıları Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /var/www/vhosts/sozveeylem.com/httpdocs/wp-content/themes/spearit/header.php on line 366
Türk devleti Suriye müdahalesinin başından beri düşlediği şeyi sonunda kısmen de olsa elde etti. Devletin baştan beri Suriye’ye bir askeri müdahaleyi zorlamasının en önemli nedeni bu müdahaleyi Suriye ve Türkiye’de Kürtlere karşı bir imha savaşına dönüştürmekti. Bunun için hemen her yola başvurdu, provokasyonlar düzenledi.
Suriye’de paylaşım savaşını yürüten emperyalist güçler arasındaki çatışma ve uzlaşmalar sonuçta Türkiye’nin bu çabaları kısmen de olsa sonuç verdi. Türk ordusu ÖSO adı altında topladığı çetelerle Cerablus’a girdi. Türkiye’nin bu işgal eylemi Ankara, Washington, Moskova, Brüksel, Tahran, ve Şam da yürütülen girişimlerin bir sonucu olarak gerçekleşti. Hiçbir direniş göstermeden Cerablus’tan çekilmesi, IŞİD’in de bu uzlaşmanın bir parçası olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin Suriye müdahalesinde yer alan emperyalist güçlerin onayıyla gerçekleştirdiği Cerablus işgalinin temel hedefinin Menbiç’i ele geçirerek doğuya , El Bab’a yönelen Suriye Demokratik Güçlerinin önünün, IŞİD’in o bölgeye kaydırarak, kesilmesi olduğundan kuşku yok. Ayrıca Crablus’un işgaline izin verilmesinin bir diğer nedeni de Cerablus’un göçmen sorununun kısmi çözümünde bir alan olarak kullanılmasıdır. Daha şimdiden Cerablus’ta göçmen çadırlarının kurulması, Türkiye’deki göçmen çadırlarının burayı taşınacağının ön hazırlığıdır.
Türk işgal güçlerinin Menbiç’deki Suriye Demokratik Güçleri’nin mevzilerini, Kürt ve Arap köylerini bombalaması Türk devletinin Kürtlerin imhasına yönelik en küçük fırsatı değerlendireceğinin yeni bir kanıtıdır. Kürtlere yönelik bu bombardıman aynı zamanda Erdoğan ve Genel Kurmayın açıklamalarında dile getirdikleri, 15 Temmuzda örselenen ordunun gücünün korunduğuna ve PYD’nin Fırat’ın doğuna geçemeyeceği söylemine dair, iç politikaya yönelik bir imaj operasyonudur.
Suriye Demokratik Güçleri’nin mevzilerini bombalayarak emperyalist güçlerle varılan uzlaşmayı aşmaya çalışan ama gelişen tepkiler sonucu geri adım atmak zorunda kalan Türk ordusunun her fırsatta bu türden adımlar atmaya devam edeceğinden kuşku yoktur.
Suriye ‘de olup bitenler bize bir kez daha gösterdi ki; emperyalist saldırganlık hiçbir etik kural, yasa, vicdan tanımadan, halkları birbirlerine kırdırmaya devam ediyor. Emperyalizm için etik de, yasa da, kural da, vicdan da daha fazla kârdır. Ve işçiler, emekçiler, halklar mücadelelerini kendi burjuvalarına yöneltmedikleri ve dünya burjuvazisine karşı birleşmedikleri müddetçe bu ölüm makinesi işlemeye devam edecektir. Kapitalizm varlığını sürdürdüğü müddetçe, dünya halkları barış ve özgürlüğe ulaşamayacaktır.