27 Mayıs 1960 darbesi sol içinde kafa karışıklıklarına yol açmış bir konudur. 1960’ların Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı gibi eski kuşak komünist liderleri, Mahirler, Denizler ve bunların devamcıları, 27 Mayıs konusunda dönemin Kemalistleri tarafından ileri sürülen tezleri savunmuşlardır. İbrahim Kaypakkaya bir istisna idi ve o 27 Mayıs’a devrim değil, “darbe” diyordu. Kemalist tez ana hatlarıyla...
DevamıBaşkan Biden’in iktidara gelmesinden bu yana ilk kez yapılan NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Savunma Bakanları Şubat toplantısı, NATO’nun 75 yıllık eski bir ittifak olduğunu tekrar gösterdi. Bu toplantı, Afganistan ve Libya’daki askeri başarısızlıklarına rağmen NATO’nun askeri çılgınlıklarını iki zorlu ve nükleer silahlı düşmana çevirdiğini gösteriyor: Rusya ve Çin. Bu tema, ABD Savunma Bakanı...
Devamı“Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, dalga dalga aydınlık oldular, yürüdüler karanlığın üstüne. Meydanları zaptettiler yine.” Nazım Hikmet GİRİŞ Böylesine karanlık günlerde sanatlardan söz etmek, türküler söylemek doğru olur mu? Hem de nasıl? Asıl karanlık günlerde türküler söylemek gerekir. Zifiri karanlığın er geç dağılacağını, şafağın sökeceğini müjdeleyen umutlu türküler… Yaşanası güzel bir dünyanın özlemini duyuran...
Devamı12eylül, Türkiye’de kapitalizmin gelişmesi ve devlet erkinin merkezileşmesinde önemli bir dönemece işaret eder. Burjuvazi, egemenlik tarihinde, ölüm korkusunu hiç bu kadar yakın ve yakıcı hissetmemiştir. 1923 burjuva devrimi, örgütsel ve ideolojik öncüllerini sınıf niteliğinin yanında, zafer kazandığı özgül koşulların özelliklerinden aldı. Ekim devriminin dünya devrimine büyü- düğü, devrim ateşinin dünyanın ezilen ve sömürülen halklarını...
Devamı“Geçmişle ancak, yaşananların sebepleri ortadan kalktığı zaman hesaplaşmış olacağız.” Adorno - Bundan tam 31 yıl önce, 12 Eylül 1980 günü ordunun tepesindeki beş general bir darbeyle “emir komuta zinciri içinde” iktidara el koydu. Bu müdahale ile Süleyman Demirel’in Başbakan’ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen...
DevamıBir devrimci akademisyen dostumla söyleşirken söz dönüp dolaştı, günümüzün devrimci tiplerine geldi. Zihin açan, ezber bozan şeyler konuştuğumuzu anımsıyorum. O söyleşiden sonra günümüz devrimci kişilikleri üzerinde daha çok düşünmeye, daha dikkatli gözlemlerde bulunmaya başladım. Vardığım sonuçları bir yoldaşa aktarmak istedim; ilgiyle dinledi ve bunları mutlaka yazmam ve devrimci kamuoyuyla paylaşmam gerektiğini söyledi. Günümüz devrimci...
DevamıBursa’da, otomobil sektörünün en büyüklerinde başlayıp Ankara ve Eskişehir’e sıçrayan grev dalgası, ücret iyileştirmelerini içerse de, esas olarak mevcut sendikal sisteme bir tepki olarak gelişti. 15-16 Haziran eylemi de benzer bir sendikal tepkiyle ortaya çıkmıştı. O zamanlarda işbirlikçi sendikalar sanki işçi sınıfının haklarını koruyormuş gibi tavırlarla burjuvazinin değirmenine su taşıyorlardı. Haziran’ da bıçak kemiğe...
Devamı”Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!”der Mithat Cemal Kuntay, ünlü bir şiirinin dizesinde. Kendisi haklıdır çünkü bayraklar, binlerce emekçinin, binlerce yoksul gencin sözde vatan, bayrak uğruna hem kendi kanının dökülmesi hem de başka emekçilerin ve yoksul gençlerin kanını dökmeleriyle bayrak olmuşlardır. Bayrak, yoksulları savaşlara yollayan bezirganlar, tefeciler, patronlar için sözde çok kutsal olsa da hiçbir...
DevamıMayıs ve Haziran aylarının Türkiyeişçi hareketi tarihinde özel bir yeri vardır. Nisan, Mayıs ve Haziran ayları 1 Mayıs nedeniyle sınıf mücadelesinin ivmelendiği aylardır. Öyle ki, en kötü koşullarda bile sınıf mücadelesi bu aylarda belirli bir ivme kazanır. Sosyalist hareket bu ayları bir anlamda bütün bir yılın muhasebesinin yapıldığı aylar olarak görmüş ve öyle davranmıştır....
Devamıomünist hareketin gerek seçimlere gerek burjuva parlamentarizm ve parlamenter mücadeleye ilişkin görüşleri Söz ve Eylemin ilk sayısından itibaren çeşitli vesilelerle ele alındı. Yeniden özetlersek; Ordu, polis, bürokrasi ve adalet sistemi burjuva devlet erkinin ana çekirdeğini oluştururlar. Bu mekanizma içinde parlamento diğerleriyle birlikte temsili kurumlar olarak yer alır. Bu erk sistem içinde parlamento vb. temsili...
DevamıNesnel gerçeklik, özne ile nesne arasındaki diyalektik ilişkiyi dile getirir. Gerçeklik, bir yanıyla özneldir. Çünkü insan faaliyetinin bir biçimidir. Diğer yandan nesneldir; çünkü ne bir tek insana, ne de bir bütün olarak insan faaliyetine bağlıdır. Tarih bilimi; ülkelerin, halkların, olayların tarihinin kronolojik bir sırayla incelenmesini kapsar. Aynı zamanda tarih, süreci soyut bir şekilde genel...
DevamıHer siyasi öznenin kendi meşrebine göre isimlendirdiği “çözüm süreci” 2013 Newroz’unda Öcalan’ın mektubunun okunmasıyla yeniden başlatıldı, daha doğrusu yeniden legalize edildi. Açıklama, ülkenin bölünmez bütünlüğü adına karşı duranlar bir tarafta, halkın önemli bir çoğunluğu tarafından olumlu karşılandı. Kimi ekonomik, kimi devletin demokratikleşeceği gibi siyasal, kimi de “anaların gözyaşının dineceği” gibi insani gerekçeleriyle sürece destek...
DevamıSınıf mücadelesi, artan risk ve olanaklarla yeni bir dönemin eşiğinden geçiyor. Kriz ve paylaşım savaşı kıskacındaki dünya kapitalizmi, geleceği için bir çıkış yolu arıyor. Alınan bütün önlemlere (parasal genişleme, faiz indirimleri, ücretler ve sosyal hakların budanması vb.) rağmen kriz derinleşme eğilimini koruyor. Bileşik kaplar misali, bir ülkede gerileyen kriz ötekinde büyüyor. 2014 yılı içinde...
DevamıBu günlerde emperyalist burjuvazinin ve burjuva ideolojisinin gözde “kâhini” George Fried-man’in “Gelecek 10 Yıl” adlı kitabını gözden geçiriyorum. Eserin 22. sayfasında çok açık sözlü, müthiş bir itirafla karşılaştım. Paylaşmak istediğim bu itirafta, kadim Roma İmparatorluğu’ndan Britanya (İngiliz) İmparatorluğu’na ve günümüzün ABD’sine kadar emperyal taktiğin özünün hiç değişmediğini görüyoruz: Böl, parçala, birbirine düşür ve yönet!...
DevamıHer an için zincirin tümünü sıkı sıkıya elde tutabilmek ve diğer halkaya geçişi esaslı bir biçimde hazırlamak amacıyla zincirin kavranacak esas halkasını bulmayı bilmek gerekir. Ancak olayların tarihsel zinciri içinde halkaların düzeni, biçimi, bağlantısı, birbirlerinden farklılıkları, bir demircinin yapmış olduğu alışılagelmiş bir zincirde olduğu gibi basit ve kolay değildir.” Devrimci Kadro, Devrimci Parti ve...
DevamıTürkiye’de dinin toplum üzerindeki büyük etkisi, onu siyaset açısından vazgeçilmez bir araç haline getirmektedir. Bu gerçekliği dönemin ihtiyaçlarına göre yeniden üretmenin ve devletin ideolojik hegemonyasını pekiştirecek din öğelerinin ön plana çıkartılmasının en önemli aracıda eğitimdir. Eğitim burjuva devletin temel ideolojik aygıtıdır. Eğitim sisteminin, egemen ideolojiyi yurttaşlara aktarma ve meşrulaştırma temelinde gizli bir işlevle sorumlu...
DevamıBilindiği gibi bilimin ve devrimci teorinin temel yapı taşları, terimlerdir. Kavramlarla düşünür ve içeriği netleşmiş sağlam terimlere dayanarak yol alırız. Bilimsel devrimci terminolojiyi oluşturan tüm kavramlar ve onların içerikleri üzerinde uzlaşmadan ileriye doğru tek adım bile atamayız. Devrimci dünya görüşümüz üzerinde – son otuz, otuz beş yıldır- birer burjuva dünya görüşü olan ulusalcılığın ve...
DevamıBilindiği gibi bilimin ve devrimci teorinin temel yapı taşları, terimlerdir. Kavramlarla düşünür ve içeriği netleşmiş sağlam terimlere dayanarak yol alırız. Bilimsel devrimci terminolojiyi oluşturan tüm kavramlar ve onların içerikleri üzerinde uzlaşmadan ileriye doğru tek adım bile atamayız. Devrimci dünya görüşümüz üzerinde – son otuz, otuz beş yıldır- birer burjuva dünya görüşü olan ulusalcılığın ve...
DevamıYaklaşık dört yıl önce yola çıkarken, sınıf mücadelesinin somut durumu ve ihtiyaçlarından hareketle, işçi sınıfının devrimci savaş örgütünün yaratılmasının komünistlerin önündeki en ivedi görev olduğunu saptamıştık. Böylece biz bu görevi bizden önce saptayanların ve bizden sonra da saptayacak olanların kervanına katılmış olduk. Yola çıkarken omuzlarımızdaki yükün çok ağır bir yük olduğunu biliyorduk. Dünya komünist...
DevamıARALIK ayı, devletin katliamcı geleneğinin yol açtığı ve hiç durmaksızın kanayan yaralarımızın tazelendiği bir aydır. •19 Aralık 2002 : Cezaevlerinde Devrimci Katliamı: Bu kanlı sayfa, devletin katliamcı geleneğinin en hunhar, en acımasız ve en kanlı katliamlarından biridir. Devlet tam yirmi hapishanede eş zamanlı bir operasyon gerçekleştirerek tam 28 devrimciyi, jandarma kurşunuyla genç bedenlerini delik...
Devamı