Bu yazıda sürecin, içinde bulunduğumuz aşamasının özelliklerini belirlemeye çalışacağız. Önce çatışmanın taraflarını tekrar hatırlayalım: AKP Cephesi: MÜSİAD, ASKON, TOBB, Cemaat şirketleri, AKP ihaleleriyle büyüyen ve genelde inşaat işleriyle uğraşan sermaye grupları. Hak-İş, Memur-Sen gibi AKP eliyle güçlendirilmiş işçi aristokrasisi. Burada önde gelenlerini saydığımız bu sermaye ve çıkar grupları AKP’ye desteklerini defalarca yaptıkları basın açıklamalarıyla...
DevamıKapitalist yağmanın artmasıyla birlikte ülkemizin her yerinde olduğu gibi Karadeniz Bölgesinde de doğa talanı had safhalara ulaşmıştır. Bölgenin yamaçlarının dik oluşu ve suyun kendiliğinden azgın akışı su kayıplarını önlemekte, bu da devasa vadilerin önüne setler çekilmesini kolaylaştırmakta, maliyetleri azaltmaktadır. Az hacimli dolguyla, fazla hacimli su toplayan gölet ve barajların oluşumuna elverişlidir doğal yapı. Bu...
DevamıKüçük bir sömürücü azınlık olan burjuvazi, geniş emekçi kitleleri yalnız zor gücüyle denetim altında tutamaz. O halde emekçi yığınlarının sömürüsünü rahat bir şekilde sürdürebilmesi için, burjuvazi yığınları uyutabilmesi için yeni yollar bulmak zorundadır. Bunlardan en önemlisi kumar, ve kumardan aşağı kalmayan uyuşturucu ‘dur. Küçük bir sömürücü azınlık olan burjuvazi, emekçi yığınları, kendi sorunlarını ve...
DevamıBurjuva siyaset, Mart yerel seçimleriyle birlikte ekonomik ve siyasal çalkantılar ortamında yeni bir döneme giriyor. AKP, 2001’de yaşanan ekonomik ve siyasal istikrarsızlığın ardından, “istikrar”ı sağlama vaadiyle iktidara geldi. Esas olarak işçi ve emekçilerin bilinç ve örgütsel geriliği üzerinde kurulan “istikrar,” sihirli bir formül gibi bir yandan işçi ve emekçilerle düzen arasında kopmaya yüz tutan...
DevamıHalkların Demokratik Kongresi (HDK) 26 Ekimde yaptığı 3.Olağan Genel Kuruluyla Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kuruluşunu resmi olarak kamuoyuna deklare etti.Kongrede HDP’nın kuruluşu önümüzdeki 2 yıl içinde yapılacak 3 seçim için taktik bir tutum olarak (“seçim partisi”) nitelendirildi. Daha sonra yapılan açıklamalarda HDP’nin bir “seçim partisi olmadığı, parti sözcüleri tarafından defalarca açıklandı. HDK’nın oluşum sürecinde...
DevamıYaklaşık otuz yıldır; kendisine devrimci, sosyalist, Marksist diyen pek çok kişi, düşünürken, konuşurken, yazarken devrimci toplum ve tarih biliminin metodolojisini kullanmaz oldu. Yayla suyu gibi dupduru terimlerimizin devrimci özleri boşaltıldı; ulusalcı, liberal, reformist burjuva akımları tarafından kirletildi. Oysa içeriği saydam terimler, bilimin ve bilimsel düşüncenin temel taşlarıdır. Bu düşüncelerle devrimciler tarafından çok iyi bilinen,...
DevamıBölgede son üç yıldır yaşanan gelişmeler, derinleşme eğilimini koruyan ekonomik kriz, büyüyüp keskinleşen rekabet ve bunların egemen sınıf içinde yol açtığı çatışma, gelinen noktada bir yürütme krizine dönüşmüş durumda. Son dönemde birbiri ardına patlak veren rüşvet ve yolsuzluklar bu çok boyutlu çatışmanın su yüzüne çıkmış görüntüleridir. Rüşvet ve yolsuzluk kapitalist ekonomiye içkindir ve uluslararası...
DevamıBakanları, oğullarını, kimi büyük patronları, banka -TOKİ bürokratlarını içine alan akıl almaz boyutlardaki yolsuzluklar ortalığa saçılınca sağcı bir Fransız düşünürünün ilginç bir sözünü anımsadım: “ Ben solcu değilim; sosyalist, komünist hiç değilim; bir muhafazakârım, Hristiyan demokratım. Fakat yüce Tanrı beni solun olmadığı bir Fransa’da yaşamaktan korusun. Çünkü sol, toplumun vicdanıdır. Solun olmadığı bir Fransa,...
DevamıBir dönemden beri burjuvazi içindeki rekabet ve çatışma, uluslararası ve iç ekonomik, politik gelişmelerin etkisi altında kimi zaman küllenerek, kimi zaman da alevlenerek sürüyor. Sermayenin bu kavgası sermaye hareketinde verilidir. Sermaye başka sermayeler olmadan, onlarla ilişki ve rekabet içine girmeden varlığını sürdüremez. Bu noktadan bakıldığında rekabet ve bunun kaçınılmaz sonuçları olan yolsuzluk, vurgun, rüşvet...
DevamıBaşbakan Erdoğan, Çalışma Bakanlığı 10. Çalışma Toplantısı’nda yaptığı konuşmasında oldukça “aydınlatıcı” açıklamalarda bulundu. Diğer iktidarlar gibi AKP iktidarının da “Dış Güçler” sendromunun etkisi altında olduğu, Başbakan’ın söylemlerinde de ortaya çıktı. Gezi başkaldırısında da Başbakan, eylemleri dış güçlere ve onların içerideki işbirlikçilerine bağlamıştı. Başbakan konuşmasında, “Eğer yumruklar sıkılıyorsa el sıkışamayız.” diyor. Peki çözüm süreci diye...
Devamı-I- Bilmem farkında mısınız; Bay Erdoğan sık sık “Biz kimin özel yaşamına müdahale ettik ki?” demeyi pek seviyor ve bu sözü de en çok haklarımıza, özgürlüklerimize, kendi taraftarlarının yaşam tarzından farklı olan yığınların yaşam tarzlarına en hoyrat, en ağır biçimde saldırıya geçtiği anda daha sık tekrarlıyor. Ve toplum en hararetli biçimde bu saldırıyı tartışırken...
DevamıKomünist Manifesto bundan 165 yıl önce yayınlandı. Aradan geçen sürede dünya, birçok değişime ve fırtınalı alt üst oluşa sahne oldu. Zikzaklı bir yol izleyen sınıf savaşımı, kimi zaman proletaryanın, kimi zaman burjuvazinin lehine sonuçlar vererek sürdü, sürüyor. Proletarya, kapitalizme karşı birçok kez başkaldırdı; zaferi ve yenilgiyi yaşadı. Bütün bu değişim ve alt üst oluş...
DevamıHDK veya çatı partisi oluşumu düşüncesi ÖDP sürecinden hemen sonra gündeme gelmişti. ÖDP oluşumu eksiler artılar düşünülmeden bir heyecanla oluşturuldu, iyi niyetlerle tüm sorunların üstesinden gelineceği sanıldı. Ama yaşam bunun böyle olmadığını ve olamayacağını gösterdi. İlk günden itibaren ayrı düşüp ayrı eylem biçimlerini savunan insanların biraraya gelseler bile bir olamayacakları, yaşanarak denendi. Böylece de...
DevamıKomünist Hareket’in 2014 konferansı, 25 – 26 Eylül 2014 tarihinde “Devrimci Partinin İnşası İçin Devrimci Hazırlık” belgisi altında gerçekleşti. Konferans; dünya ve Türkiye’deki ekonomik, siyasal gelişmeleri, sınıf mücadelesinin durumu ve bugünkü aşamasının sorunlarını ve Komünist Hareketin önündeki görevleri ele alarak tartıştı. Dünyanın bir değişim sürecinden geçmekte olduğuna dikkati çekerek, sınıf mücadelesinin “risklerin ve olanakların...
DevamıSöz ve Eylem’in, Haziran seçimlerinin ardından yayınlanan Temmuz 2011 sayısında üçüncü dönem AKP hükümetinin bir “savaş hükümeti” olduğu tesbiti yer aldı. Gündemi “Kürt açılımı” ve yeni anayasa tartışmalarının belirlediği bir dönemde kaleme alınan yazı, şöyle başlıyordu: “ Yazının başlığının çok iddialı olduğu kuşku götürmez. Halkın büyük çoğunluğunun AKP’nin 3. dönem iktidarından “ Kürt sorununun...
DevamıAKP hükümeti, haftalardır propagandasını yaptığı, allayıp pulladığı demokrasi paketini kamuoyuna açıkladı. Beklentilerin aksine hükümet, Ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin çözümüne ilişkin “demokratikleşme sürecini” geliştirecek adımlar atmak yerine, “yasak” kavramı içerisinde yer almasına karşın, artık hiç bir etkisi kalmamış, yani fiilen yasak olmaktan çoktan çıkmış olan ve kitlelerin gündelik yaşamında etkisini hiç bir biçimde hissetmediği,...
DevamıSöz ve Eylem’in 9. Sayısında ( Şubat 2012 ) yayınlanan Kapitalizm ve Kriz yazısında şu tespitler yer almıştı: “Bugün dünya, yaklaşmakta olan bir emperyalist paylaşım savaşıyla birlikte bir altüst oluşun, bir devrimci mayalanmanın eşiğindedir. Bu mayalanma öznel güçleri ( işçi sınıfının öznel konumu – bilinçsizliği, örgütsüzlüğü vb. – ve bunların yol açtığı kendi gücüne...
Devamıİşçi sınıfı ve komünist hareket için 1 Mayıslar, sadece tarihsel bir öneme sahip değildir; bundan çok daha önemlisi, 1 Mayıslar, işçi sınıfının, komünistlerin bir yıllık mücadelelerinin bilançosunu çıkardıkları, eksiklerini, zaaflarını tespit edip daha bilinçli, daha örgütlü bir mücadeleyi yürütmek için harekete geçtikleri bir mücadele günüdür. Bu anlamıyla 1 Mayıslar, burjuvazinin özlemini duyduğu bir işçi...
DevamıTaksim Gezi Parkı’nda başlayan eylem, kısa sürede bir başkaldırıya dönüştü. Binler hızla on binlere, on binler yüzbinlere, milyonlara büyüdü. Acımasız polis şiddetini, panzerleri, tazyikli suları, biber gazı sağanağını, plastik kurşunları, göz altıları korkusuzca göğüsleyerek, barikatları aşarak, barikatlar kurarak kavgamızın meydanını, Taksim alanını yeniden fethettik. Nazım’ın bundan 52 yıl önce yazdığı şiirdeki gibi; “Yine kitapları,...
DevamıŞimdilerde sendika dernek gibi kitle örgütlerinde tartıştığımız konuların başında AKP ve onun mahkemelerinin yargıladığı darbeci generaller ve onların yardakçılarının mağduriyetleri geliyor. Bu tartışmalar genellikle kendine “sosyalist” diyen insanlar arasında geçiyor. Kim bu insanlar: Bunlar CHP ye sığınmış, 12 Eylül öncesi sosyalist siyasette kendine yer edinenler. Sosyal demokrat edasıyla CHP’ye sığınanlara, Çağdaş Yaşam gibi çağdaşlığını...
Devamı